Genç Kadın

GÜNÜMÜZ DÜNYASINDA VAROLAN KAPİTALİST-MODERNİTE SİSTEMİ İÇERİSİNDE KADININ NEOLOTİK ÇAĜA KENDÎ ÖZÜNE DÖNME ARAYIŞI VE MÜCADELESİ

Kadın doğal yaşamın, toplumsal gelişmenin bütünleştirici, esas rol belirleyicisidir. Duygularıyla, düşünceleriyle, felsefesi ile yaşama yön veren, üretkenliği ile varolan egemen-vahşi düzenin içerisinde özünün ve hakikatinin en saf halini kendi enerjisi ile yaratabilen bir varlıktır.

Erkek egemenlikçi zihniyetinden önceki anaerkil toplum yapısını incelediğimizde bu tanımlamayı neolotik çağdaki toplumun karakterine, sosyolojisine, kültürel şekillenmelerine, inancı, yaşayış ve yaşatma şekillenmelerine baktığımızda bunu net olarak görebiliyoruz. Şimdi de bunu günümüz dünyasındaki yaşama karşı net bir şekilde savunabiliyoruz. Neolotik çağın öncüsü ve tanrıçalık rolü ile varolan kadını, doğanın ve insanın barış halinde eşitlik ve özgürlük içerisinde sömürgeci devlet ve kapitalist devletin zihniyetinin olmadığı bir yaşamın öncüsü halinde net bir şekilde tanımlamaya gidebiliyoruz. Tabi toplumsal değişim dönüşüm süreçleri içinde canlı olan tarih, kurnaz erkeğin kirli ve vahşi politikaları ile birlikte yön değiştirmiş kadın eksenli olan yaşam büyük ölçüde tarumar edilmiş, erkek egemenlikçi zihniyet hakim iktidar haline dönüştürülmüştür.

Erkek gemenlikçi zihniyetin iktidarın temellerini atması ile birlikte toplumdaki rolü çalınan, doğadan ve özünden koparılıp eve hapsedilen kadına, bir obje bir hizmetçi veya köle olarak yeni bir rol biçilmek istenmiştir. Sonuç itibarı ile bir mülkiyet alanına dönüştürülen kadın yaşamı, ‘erkeğin namusu’ sınırları içerisine hapsedilmiştir.
Tarih artık neolotik çağın doğal toplum yapısından uzaklaşarak egemenlikçi erkek egemen zihniyet ile yeniden inşaa edilmeye başlanmıştır. Yaşam artık cinsiyetçi ötekileştirmenin cins ve sınıf savaşımı halinde yürür hale gelmiştir. Geçmişin izlerinde kendini arayan doğal toplumu ruhunun derinliklerinde barındıran kadın artık bugün tarihsel özünün izinde adımlarını büyüterek yepyeni bir mücadele tarihi yazıyor.
Modern devlet yapısı ve bu devleti tamamlayan kurumlar içerisinde insanlık varoluşunun sancılarının en derinden hissedildiği 21’inci yüzyılda günümüz çağına ışık olan kadınların mücadelesi tarihe yön veriyor. Kapitalist modetnite sisteminde varolan düzene karşı özgürlük şiarıyla alternatif yaşam arayışına anlam kazandıran kadın, kendi özgücüyle ve doğal yaşam enerjisiyle sisteme karşı kesintisiz bir mücadele içerisinde… Kadınlar olarak iddialıyız, bu yüzyıl bizim devrimimizin temel mihenk taşlarının örüldüğü yüzyıl olacak! …

Sistemi doğru tanımlamak gerekirse;
Erken egemen kapitalist sistem, kadını bir obje, meta veya bir sıfat olarak tanımlar. Kadının özüne dair bir tanımlamaya gitmez çünkü kadının yaşamını, bedenini, düşüncelerini, hislerini bir meta ve kâr aracı olarak görür.

5000 yılllık egemen sistem, sömürgeci zihniyeti ile kullanıdğı teknolojisi ve bilimsel gelişmleriyle yeni mecraların oluşması ile birlikte kadını tümden bir sömürge arazisine/alanına dönüştürmek istemiştir. Bu yaklaşıma karşı günümüz dünyasındaki çağda kadını anlayabilmek için kadını, sosyal, ekonomik, siyasal, felsefik, kültürel ve toplumun inanç anlayışının sorunları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Böyle bir değerlendirme bizi doğru tanımlamaya ulaştırabilir. Geçmişten günümüze kadına, doğar doğmaz toplumun, ailenin içinde egemen ataerkil zihniyetin biçtiği rollerle varoluş sancıları ve kimlik kaybı yaşatılmaya başlanır. Her defasında yaşamın her alanında özünden uzaklaştırılarak özünden koparılan bir gerçeklik haline dönüştürülür. Bu durum elbette kişiliğinde, ruhunda bir kimliksizlik yaratıyor ve kendi hakikatini görememe anlayışına sürükleyebiliyor. Hatta çoğu zaman kendi tarihine, güzelliğine, özüne inancını yitirebiliyor. Modern egemen sistemin bu vahşi politikaları karşısında kadın bin yıllardır egemen zihniyete karşı kesintisiz sürdürdüğü direnişinde elde ettiği bilinç ve mirasıyla Kürdistan’da ve tüm dünyada bir isyan ateşi yakmış ve bunu özürlük savaşına dönüştürmüştür.

Kadın artık tanımlanmak değil özünü, anlamını tüm dünyaya taşırmak, özgürce akmak istemektedir. Esasen biz kadınların bu tarihi direnişinde kim olarak ve nasıl yer aldığımızla, bu toplumsal değişim dönüşüm sürecine nasıl cevap olduğumuzla kendimize biçtiğimiz rol anlam bulacaktır. Kürdistan’da yürütülen özgürlük mücadelesinde kadın Ortadoğu ve dünyada kadın özgürlük mücadelesine öncülük eden bir düzeye gelerek kimliğine yeni bir form kazandırabilmiştir. Önder APO’nun kadın eksenli özgürlükçü paradigması ile birlikte kendini tanımlamaya giden kadın bugün devrimin ve mücadelenin öncüsü haline gelmiştir. Önderliğin “Sadece güçlü, düşünen, iyi güzel ve doğru karar verebilen, böylece beni aşarken hayran bırakabilen muhatabım olabilen kadın şüphesiz felsefi arayışımın köşe taşlarındandır.” sözleri esasında varolan Kürt özgürlük mücadelesinde kadının gelişiminin ne kadar önemli bir noktada ele alındığını kanıtlar niteliktedir. Demokratik Konfederalizm sistemi kadın özgürlükçü ekolojik paradigma ile toplumsal mücadele alanında erkeğin kadının elinden alıp çaldığı tüm değer ve misyonunu yeniden kazanmasını amaçlıyor. Kürdistan mücadelesinde kadının yeniden varoluş ve kendi özgür kimliğini kazanmada toplumsal dönüşümün temel gücü haline gelmiştir.

Bu kazanımlar biz genç kadınların kendi yaşamımızda, varoluş mücadelemizde esas alması gereken temel ilkeleri ortaya koymaktadır. Bin yıllardır sürdürülen cins mücadelesini doğru tanımlamak, özgürlük mücadelesinde şehitlerimizin, yoldaşlarımızın, öncülerimizin yaşamıyla, emeğiyle kazandığı değerleri ve sağladığı gelişmeleri anlamak ve Özgür kadın çizgisinde yürümektir.

Bu sisteme en büyük pratik cevap; ilkelerimizde Saralaşmak, Rehşanlaşmak, Berîtanlaşmak, Zîlanlaşmaktır…

Bu değerli şehitlerin yaşamlarının amaçlarının takipçisi olup onların hakikati ile bütünleşip temsil ettikleri tüm güzelliklerin taşıyıcısı olmaktır.

Bu güzelliklerle güzeleşen, güzeliği çevresine taşıyan…
İnsan yaşamı, özgür olduğu kadar anlamlıdır, anlam katabildiği kadar da güzel!


“Savaşan kadın özgürleşir, özgürleşen kadın güzelleşir, güzelleşen kadın sevilir.” RÊBER APO

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir